İspanyol araştırmacılar pankreas kanseri metastazını durdurmanın yeni bir yolunu keşfetti.

Pankreas kanseri , yüksek ölüm oranı ve çoğu vakada çok ileri evrelerde teşhis edilen, en agresif ve tedavisi zor tümörlerden biridir. Bu bağlamda, Aragón Sağlık Araştırma Enstitüsü'nden (IIS Aragón) araştırmacılar, bu kanser türünün ilerlemesini ve metastaz yapma yeteneğini yavaşlatabilecek yeni bir yol keşfettiler ve hastalar için yeni tedavi olanakları açtılar.

İspanya Kanserle Mücadele Derneği ve Dünya Kanser Araştırmaları Derneği'nin işbirliğiyle yürütülen önemli bir buluş, ünlü Kanser Araştırmaları Dergisi'nde (Amerikan Kanser Araştırmaları Derneği'nin (AACR) yayımlandı.

Tümör hücrelerinin adaptasyonunu engeller

Patricia Sancho liderliğindeki ve Beatriz Parejo Alonso'nun ilk yazar olduğu çalışma, PPAR-delta proteininin tümör hücrelerinin oksijen ve besin eksikliğine, tümör ortamındaki yaygın koşullara uyum sağlamasını sağlayan metabolik bir sensör olarak temel rolünü tanımladı. Bu protein, hücresel metabolizmayı yeniden yapılandıran ve daha invaziv ve metastatik davranışı destekleyen bir programı etkinleştirir.

"Gördüğümüz şey , PPAR-delta'nın tümör hücrelerinin metabolizmalarını çok elverişsiz ortamlarda hayatta kalmak için değiştirmelerine izin vermesidir . Bu onları daha agresif hale getirir ve yayılmalarını kolaylaştırır," diye açıklıyor IIS Aragón'daki "Metabolizma ve Tümör Kök Hücreleri" grubunda araştırmacı olan Patricia Sancho.

"En önemli husus, bu proteini bloke ederek bu invaziv kapasiteyi azaltabildik ve metastaz oluşumunu durdurabildik. Bu, bu yolu hedef alan olası gelecekteki tedavilere kapı açan çok ümit verici bir bulgudur."

Bu çalışmanın sonuçları , hayvan modellerinde PPAR-delta'nın inhibe edilmesinin bu adaptasyonu tersine çevirdiğini, tümör hücrelerinin invazivliğini azalttığını ve metastaz gelişimini engellediğini göstermektedir. Bu nedenle araştırma, PPAR-delta'yı pankreas kanserinin en yaygın türü olan pankreas duktal adenokarsinomunun ilerlemesini engellemek için oldukça ilgi çekici bir terapötik hedef olarak ortaya koymaktadır.

Ayrıca bu çalışma İngiltere, Almanya, İtalya, Çin ve Avustralya'daki araştırma merkezleriyle işbirliği yapılarak yürütülmüştür.